USD 42,52
EUR 49,60
ALTIN 5.764,89
BIST100 10.919

Kreşe Gitmek Lüks Değil, İhtiyaçtır

1 Eylül 2025 tarihi itibariyle anaokulu ve 1. sınıf öğrencileri için uyum eğitimi başlayacak. Bu dönem yaklaştıkça birçok ebeveynin aklında aynı soru beliriyor: “Çocuğum kaç yaşında kreşe gitmeli?” Psikolojik gelişim açısından 0-6 yaş aralığı, bir bireyin hayatındaki en kritik dönemdir. Bu yıllar, hem ruh sağlığının temellerinin atıldığı hem de sosyal ilişkilerin şekillendiği süreçtir.

Ev ortamında kazandırılması güç olan birçok beceri, kreş veya anaokulu gibi sosyal ortamlarda daha kolay öğrenilebiliyor. Çocuklar yaşıtlarını gözlemleyerek ve taklit ederek yeni davranışlar kazanıyor, oyun oynarken iş birliği yapmayı ve paylaşmayı öğreniyor. Ailede sürekli aynı yüzleri gören çocuk, öğretmenlerin yönlendirmelerine ve kurallarına daha kolay uyum sağlayabiliyor. Çünkü artık dışarıda yalnız olmadığını, toplumsal yaşamın belli kurallar üzerine kurulu olduğunu fark ediyor.

Toplumumuzda yetişkinlerin yaşadığı en büyük sorunlardan biri iletişimdir. Evliliklerde, iş hayatında ya da sosyal ilişkilerde ortaya çıkan iletişim problemlerinin temeli aslında çocuklukta atılır. Çocuğun küçük yaşta sosyalleşmesi, duygularını ifade etmeyi, sıra beklemeyi, empati kurmayı öğrenmesi, ileride sağlıklı ilişkiler kurma konusunda büyük bir avantaj sağlar. Bu nedenle kreş, yalnızca çocukların vakit geçirdiği bir ortam değil; sosyal, duygusal ve bilişsel gelişimi destekleyen bir eğitim alanıdır.

Peki, anne ev hanımıysa yine de çocuğun kreşe gitmesi önerilir mi? Bu sorunun cevabı evet. Çünkü kreş, çocuğun doğru zamanda doğru becerileri kazanmasına yardımcı olur. Ancak burada bir istisna vardır. Çocuğun temel ihtiyaçları olan sevgi, ilgi ve güven öncelikle aile tarafından karşılanmalıdır. Eğer çocuk bu ihtiyaçları hala yoğun şekilde aileden almak istiyorsa, kreş bu boşluğu dolduramaz. Kreşin görevi sevgi vermek değil, gelişimi desteklemek ve sosyal ortamı sağlamaktır. Bu noktada ebeveynler Sakarya’da belediyelerin düzenlediği oyun atölyeleri ya da özel kurumların kısa süreli etkinliklerinden de faydalanabilir. Bu programlar, kreşe hazırlık niteliğinde bir adım olabilir.

Kreşin bir diğer önemli katkısı da sosyal karşılaştırmadır. Çocuk, akranlarının becerilerini görerek “O yapabiliyorsa ben de yapabilirim” düşüncesiyle yeni şeyler denemeye başlar. Bu durum tuvalet alışkanlığından motor becerilere, özgüvenden bağımsızlığa kadar birçok alanda gelişimi hızlandırır. Ayrıca olası bir gelişimsel sorun, öğretmenler veya uzmanlar tarafından erkenden fark edilebilir. Böylece aile zamanında yönlendirme yapma şansı bulur.

Genel olarak 2-3 yaş civarında kısa süreli oyun gruplarıyla başlanabilir, 3-4 yaş itibarıyla yarı zamanlı kreş önerilebilir, 4 yaş sonrası ise tam gün anaokulu eğitimi çocuğu ilkokula hazırlamak açısından faydalı olur. Elbette her çocuk farklıdır ve en doğru karar, çocuğun gelişim özellikleri ve ailenin koşulları dikkate alınarak verilmelidir.

Sonuç olarak kreş, yalnızca bir bakım alanı değil, çocuğun geleceğine yapılan bir yatırımdır. Sakarya’da çocuk psikoloğu ve psikolojik danışman olarak çalışan uzmanların da vurguladığı gibi, erken çocukluk döneminde kazanılan sosyal ve duygusal beceriler, bireyin ilerideki yaşamını doğrudan etkiler. Eğer çocuğunuzun uyum süreci, iletişim becerileri ya da sosyal gelişimiyle ilgili sorularınız varsa, bir uzman desteği almak oldukça faydalı olacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Tüm Yazılar