Geçtiğimiz günlerde evlendikten sonraki son beş yılını “mükemmel” diye tanımlayan bir çiftle tanıştım. Çift terapilerinde çoğu zaman sorun dinlemeye alışkın olduğum için bu sözler dikkatimi çekti. Merakla sordum: “Nasıl oldu da bu kadar mutlu bir evlilik sürdürebildiniz?”
Kadının cevabı, aslında hepimizin kulağına küpe olacak kadar sade ve etkiliydi:
“Biz hiçbir zaman ‘sen haklısın, ben haklıyım’ gibi kavgalarla birbirimizi tüketmedik.
Birbirimizi rakip veya düşman gibi görmedik.
Tam aksine, aramızdaki probleme odaklandık ve bu sorunu ortadan kaldırmak için birlikte çözüm aradık.”
Kısacası mutluluğun formülü buydu. Yani tarafların birbirine karşı değil, soruna karşı omuz omuza durması. Evliliği bir ringe çevirmek yerine bir takım sahasına çevirmek.
Birçok çift, farkında olmadan tartışmayı kazanmaya çalışır. Oysa kazanan ve kaybedenin olmadığı bir evlilikte, “biz” duygusu “ben” duygusunun önüne geçer. Rakip değil, yol arkadaşı olduğunuzu hissettiren bir iletişim dili, evliliği yıllar boyu güçlü ve huzurlu kılar.
Unutmayın, evlilikte asıl mesele “haklı çıkmak” değil, “birlikte çözüm bulmak”tır. Kimin haklı olduğu tartışmasını bir kenara bırakıp, ilişkinin kendisini kazanmak üzerine kurulu bir dil geliştirdiğinizde, siz de kendi mutluluk formülünüzü yazabilirsiniz.
İlişki terapilerinde sıkça söylediğim gibi: Sorunun karşısında durun, birbirinizin yanında değil, birbirinizin karşısında olmayın. İşte gerçek mutluluk, bu bakış açısıyla başlıyor.