Çiftlerin büyük çoğunluğu, zaman zaman iletişim becerilerinde zorlanır. Kimi zaman bu zorlanmayı “en kolay yol” olarak görülen bir davranışla telafi etmeye çalışırlar: küserek. İlk bakışta sessizleşmek, tartışmayı dindirmek gibi görünebilir; fakat gerçekte küsme, ilişkideki sorunları çözmez, aksine derinleştirir. Çünkü konuşulmayan her sorun, çiftler arasında sessiz bir yük gibi birikir. Biriktikçe zanlar artar, tahminler yerini yanlış anlamalara bırakır. “Ben öyle düşünmüştüm…” ya da “Oysa ben öyle sanmıştım…” gibi cümleleri çift terapilerinde sık sık duymamız tesadüf değildir.
Küsme davranışı aslında çocukluğumuzdan miras kalan bir baş etme biçimidir. Çocukken duygularımızı ifade edecek kelimelerimiz ve gücümüz yoktu; sessizleşerek, küserak dikkat çekmeye çalışırdık. Yetişkin olduğumuzda ise bu yöntemin ilişkilerimizi nasıl yıprattığını göremeyebiliyoruz. Oysa sağlıklı olan, yetişkin gibi iletişim kurmaktır.
Eşiniz küstüyse hemen barışmak için yalvarmayın; bu tavır, sizi daha da küçültebilir. Onun gönlünün yatışması için biraz süre tanıyın, ilişkiyi akışına bırakın ve iletişime açık kalın. Ama sakın siz de gurur yapıp aynı şekilde küserek karşılık vermeyin. Aksi hâlde iki yetişkin yerini iki çocuğa bırakmış olur.
Bu noktada bir sahneyi paylaşmak istiyorum: Çocukla ebeveynin rolü değişiyor ve çiftlerin çocukları bize ulaşıyor. Telefonun ucundaki genç bir ses şöyle diyor: “Anne-babam için destek almak istiyoruz…” Bu, aslında ilişkide yetişkinliğin kaybolduğunun en net göstergesi.
Unutmayın, ilişki olgunlaştıkça sorunlar da olacaktır; mesele sorunları yok etmek değil, onlarla nasıl konuştuğunuzdur. Küserek sorun çözülmez; ama empatiyle, sabırla ve yetişkin gibi iletişim kurarak sorunların üstesinden gelmek mümkündür. İletişim, her ilişkinin en güçlü yapıştırıcısıdır; sessizlik ise görünmez bir çatlak…