USD 32,29
EUR 34,79
ALTIN 2.409,44
BIST100 10.267
İHBAR hattı 0552 642 79 79

Osmanlı'da Ramazan nasıl geçerdi?

Ramazan, Osmanlı döneminde kültür ve medeniyetin izleri ile şekillenmiş; bu mübarek aya özel pek çok farklı adet ortaya çıkmıştı. Mahyalar, zimem defterleri, büyük iftar sofraları, sadaka taşları, diş kirası ve dahası… Ramazan ayı, Osmanlı ile farklı bir boyut kazanmış; bu gelenekler yüzyıllar boyunca nesilden nesile aktarılmıştı. Peki, Osmanlı'da Ramazan Bayramı nasıl geçerdi? Detaylara haberimizden ulaşabilirsiniz...

Osmanlı'da Ramazan nasıl geçerdi?
11 Mart 2024 | 11:00
Son Güncelleme:

RAMAZAN BAYRAMI İÇİN 15 GÜN ÖNCEDEN HAZIRLANILIRDI

Ramazan Bayramı, Osmanlı döneminde "Iyd-i Said-i Fıtr" olarak adlandırılırdı. Müslüman âlemi için oldukça önemli olan Ramazan ayının ortalarına gelindiğinde bayram için hazırlıklara başlanırdı. Haliyle o dönemde hazır giyim yoktu. O nedenle ya bireyler kendi kıyafetlerini kendileri dikmeye başlar ya da mahallelerdeki terzilere bu işi bırakırlardı.

BAYRAM TÖRENLERİ CAMİLERDE BAŞLARDI

Osmanlı geleneğinde Ramazan Bayramı, çok önemli kabul edilir; toplumun her kesiminde tören halinde kutlanırdı. Bayram törenleri, bayram sabahı camilerde veya musallâ denilen açık alanlarda kılınan namazdan sonra başlardı.

HIRKA-İ SAADET KAPISI ÖNÜNDE BAŞLAYAN BAYRAMLAŞMA

Fatih Sultan Mehmet tarafından kanunlaştırılan saraydaki bayramlaşmanın belli usul ve kaideleri vardı. Padişah bayram sabahı sabah namazını sarayda Hırka-i Saadet Dairesi'nde kılardı. Hırka-i Saadet kapısı önüne bir kafes konulur, içeriye de taht kurulurdu. Padişah oturduktan sonra orada hazır bulunan imam ve hatipler birer aşr-ı şerif okurlardı.

PADİŞAH BAYRAM NAMAZINI BÜYÜK CAMİLERDE KILARDI

Padişahın bayramını tebrik edecek olanların adları önceden tespit edilirdi. Tebrik merasimi bittikten sonra teşrifatçı efendi merasimin sona erdiğini padişaha arz ederdi. Padişah Has Oda'ya geçer ve başta Ayasofya olmak üzere Sultan Ahmet, Süleymaniye gibi büyük camilerden birine bayram namazına gitmek üzere üstünü değiştirirdi.

PADİŞAHA 'BAYRAM ALAYI' EŞLİK EDERDİ

Osmanlı padişahı, bayram namazı kılacağı camiyi kendisi seçerdi. Padişahların bu yolculuğunda onlara "bayram alayı" eşlik ederdi. Bayram alayında Osmanlı hükümdarı, başında mücevherli üsküf, bellerinde incili kuşak ve mücevher kakmalı entari ve kaftanlarla yürürdü. Sadrazamı ise sağ elinde gümüş asa, sırtında kısa kürkle yanında bulunurdu.

HALKA AÇIK BÜYÜK ŞENLİKLER DÜZENLENİRDİ

Ramazan bayramlarında padişah halka açık büyük şenlikler düzenler; türlü eğlenceler yaptırırdı. Bu bayram eğlencelerinde ise belli bir düzen hâkimdi. Öğleden önce bayramlaşma ve ikramla geçerken öğleden sonra gösteriler yapılırdı. İstanbul esnafı çeşitli hünerler gösterir; orta oyuncuları, usta hayalbâzlar ve meddahlar çeşitli semtlerde halkı eğlendirirlerdi. Bu şenlik programında özellikle güreşçiler önemli yer tutarlardı.

PADİŞAHIN OTAĞI ŞENLİK ALANININ MERKEZİNDE OLURDU

Osmanlı şenliklerinde seyirciler yarım ay düzeninde oturur, padişahın otağı da bu yarım ayın tam merkezinde olurdu. Padişahın yanında sadrazam, defterdar ve vezirlerin otağı ya da çadırları bulunurdu. Otağların önüne gösterilerin rahatça seyredilebilmesi için üstleri renk renk kumaşlarla kaplı sedirler konulurdu.

TÖRENLER HANGİ SIRALAMA İLE GERÇEKLEŞİRDİ?

Bayramlarda öğleden önce bayramlaşma, ikram, pîşkeşlerin dağıtılması ve yemekle geçer, öğleden sonra da gösteriler yapılırdı. Büyük törenlerde geceleri de kandiller, mahyalar ve fişeklerle donanma düzenlenirdi. Öğleden sonraki gösterilerde çeşitli hünerler, esnaf oyunları, dramatik oyunlar, sportif oyunlar yer alırdı. Ayrıntıda değişse de genel çizgileri içinde aynı sırayı takip eden şenlik programı kısaca şöyle özetlenebilir: Kabul merasimi, ziyafet, kahve sohbeti, dinlenme, gösteriler, akşam yemeği, donanma.

ŞENLİKLERDE MEHTER TAKIMI ÖNEMLİ YER TUTARDI

Bayram şenliklerinde mehter takımı da önemli bir yer tutardı. 19. yüzyılın ilk yarısında Yeniçeri Ocağı'nın ilgasından sonra kurulan saray orkestrası mehterin yerine geçti. 1829 yılında Donizetti'nin yönettiği bir orkestra davetlilere, yabancıları hayrete düşürecek ustalıkta çalmıştı. Bu yıllarda klasik Türk müziğinin yanı sıra klasik Batı müziği de bu gibi eğlencelerde bir hayli yer tutmaya başlamıştı.

RAMAZAN BAYRAMINI DAVULCULAR MÜJDELERDİ

Ramazan gecelerinde olduğu gibi ramazan bayramını müjdeleyen davul sesleri hem çocukları hem büyükleri sevindirirdi. Büyükler ve küçükler sabah erkenden bayramlık elbiselerini giyerler ve yakınlarında bulunan bir camide bayram namazını kılmaya giderlerdi. Namazdan sonra camide yapılan bayramlaşmayı eve dönünce aile fertlerinin bayramlaşması takip ederdi. Büyükler birbirlerine hediyeler verir, küçüklere de şeker ve lokum ile bayram harçlığı verilirdi.

Kaynak: Fikriyat.com