ABDESTLİ Mİ OLACAK, ABDESTSİZ Mİ?

ABDESTLİ Mİ OLACAK, ABDESTSİZ Mİ?

Servet Kızılay dibacedergisi@gmail.com

Geçen yazıda Türkiye’deki ‘İki büyük tezgâh’a” dikkat çekmiş, Şiddet ve Savaş Endüstrisi’nin bu iki tezgâhtan biri olduğunu söylemiştik. Şiddet ve Savaş Endüstrisi üzerine biraz daha durmak, onun ortaya çıkardığı felaketler karşısında gerekli gibi görünüyor.

Türkiye’deki iki büyük tezgâhtan biri olan Şiddet-Savaş Endüstrisinin karakterine ve amaçlarına bakmak, onun genel hatlarına değinmek iyi bir özet olarak meseleyi anlamayı netleştirebilir.

Şiddet-Savaş Endüstrisi; 1- Büyük ve sistemli bir çarka sahiptir. Devletin azim ve kararı ile; Silah Tüccarları- Gladyo Yapılar-Güvenlik Bürokrasisi büyük çarkı oluştururken ona bağlı olan Akademisyenler-Üniversiteler-Aydınlar-Medya-STK’lar küçük dişlilerden çarklardan oluşur. 2- Şiddet-savaşın sürdürülmesi için sürekli gerekçeler üretir. Yani rızanın imalatını yaparak halkı kamuoyunu ikna ederler. 3- Onları durduracak hiçbir şey bırakmazlar. Yani tamamen Otoriter ve Totaliter bir düşünce ve uygulamayla insanları esir alır. “Devlet Bekâsı” söylemi onların temel dayanağı ve dayatmasıdır. 4- Herhangi bir itiraz ve sorgulamaya tahammül edilemez. Yasaklı kavramlar ve kendinin tanımladığı kavramları kullanır. Türkiye’de 40 yıldan fazla süren şiddet-savaş olayları, “savaş” kavramının yasaklanmasıyla halledildiği varsayılır. Öte yandan 40 yıldan daha fazla süren bu “savaş olmayan fakat ölümlerle yıkımlarla sonuçlanan yani savaşla aynı varlığa sahip ama adı çatışma olan şeyin” Ülkeye maliyeti sorgulanamaz. Uluslararası mahkemelerde ödenen tazminatlar sorgulanamaz bu veriler tartışmaya açılamaz. Suriye’de olası sözde “bir Kürt devleti tehlikesi” için Türkiye şimdiye kadar 100 Milyar Doların üzerinde para harcamıştır. Harcanan bu paraların hem Kürtlerle hem de coğrafyadaki barışta nasıl kullanılabileceği konuşulmaz. Şiddet ve Savaş Endüstrisinin ürettiği rıza o kadar güçlü bir inanç ve iman ortaya çıkarır ki, kimse onun aksini düşünemez. Böylelikle yiyecek ekmeği, giyecek giysisi, barınacak ocağı evi barkı, gidecek yolu, içecek sağlıklı suyu, gıdası olmayan ayağında terlik sırtında milyonluk silah taşıyan Afrikalılar gibi hepimizin içerdeki düşmanla savaşması gerektiğine ülkenin tüm kaynaklarını onun için kullanmamız gerektiğine bizleri ikna eder. 5- Tek taraflı hareket eden hem itiraz edenlere hem de düşmanlaştırdıklarına yönelttiği bazı kavram setleriyle iş görür: “Terörist- Maşa- Kukla-İşbirlikçi- Tetikçi-Hain- Vatan Haini” vb kavramlarla istenilen kişi ya da grup, halk onun hedefi haline gelebilir ve getirilebilir. Bu kavramlar varlık olarak yukarıya yani belirli siyasal mevki makamı belirli hâkimiyet alanını tutmuş kişilere aitken tam tersine aşağıya yani belirli bir durum ve konumu olmayanları tamamen kast edip gösterir.

Şiddet-Savaş Endüstrisi Türkiye’de sözde birbirlerine en uzak olan kişi-grup ve yapıların ortak bileşkesidir. Özellikle Sağcı-Muhafazakar-Mukaddesatçı- son dönem İslamcılar; Şiddet-Savaş Endüstrisine bir level atlatmaya and içmiş gibidir. İslâm Medeniyetinin Sünni merkezi olan Suriye’nin yok edilmesinde gösterilen performans biryana coğrafyadaki kirli savaşa Dini istismar edip Bombaların üzerine dinsel içerikli yazılar yazılmasına kadar işler çığırından çıkmış durumdadır.

Şiddet-Savaş için her türlü meşruiyet, rıza üreten bu Endüstriye karşı İlmi ve Bilimsel veriler apaçık sonuçları yüzlere çarpar. Buna göre; 1- Coğrafyada şiddet ve savaş yoluyla ne kendi iç sorununu ne de komşu devletle olan sorunu çözebilmiş bir tek devlet- ülke yoktur. 2- şiddet ve savaş, tam tersine coğrafyada kalıcı sorunların oluşmasını sağlayan en büyük etkenlerden biridir. 3- Coğrafyadaki her türlü şiddet ve savaş ülkelerde benzer sonuçlar ortaya çıkarır. Ne ısrarla iddia edilen “Devlet bekâsı” korunmuştur ne de Kolonyalizme yardım ve yataklık eden amaçlardan sapma gösterilmiştir.

Durum net olarak böyle iken; Türkiye’de Seküler kesim diğer karşıt kesim (Müslümanlar-sağcılar-muhafazakarlar-mukaddesatçılar-neo İslamcılar) arasında tek fark şudur: coğrafyadaki şiddet ve savaş Abdestli mi olacak yoksa Abdestsiz mi?!Yani bütün kavga coğrafyanın halledilirken Abdestli ya da Abdestsiz mi olacağı kavgasıdır ve bunun etrafında döner. Her ikisi de öyle ya da böyle Kolonyalizmin yılmaz neferi olarak, görev aşkıyla vazifelerini en iyi biçimde yerine getirmek için gayret gösterir.

Tüm yazılarını göster