15 TEMMUZ'U KİM YAPTI?

15 TEMMUZ'U KİM YAPTI?

Aynur Özen aynurozen@gmail.com

15 TEMMUZ'u

- Gezi Zekalılar

- Gezi kalkışmasının 3-5 ağacın korunması için yapıldığını sanan saftirikler,
- Tankların gölgesinde belediye başkanının evinde tiyatro gibi darbe girişimini izleyip sonra 15 Temmuz ihanetine "Tiyatro" diyen arsızlar,
- Sözcü okuyup, Fox TV izlemekten beyni sulanmışlar,
- Hayatlarında toplam 30 kitap okumayan ancak her nasılsa kendini "aydın" sanan zırcahiller,
- 10. yıl marşı okuyunca tüyleri diken diken olan ancak o 10 yılda yapılanların 100 de 1'ini bile yapamayan sahte Atatürkçüler
- Yapılan her hizmete önce engel olmaya çalışan bunu başaramayınca hizmetlere çamur atanlar,
- 27 Mayıs'a alkış tutan, 28 Şubat'ta askere selam çakan 12 Eylül'e lanet okuyanlar,
- Her fırsatta "Bu millet adam olmaz" diye milletine tepeden bakan ruhu satılmışlar,
- "Dağdaki çoban ile benim oyum bir mi?" diyerek kendini bir şey sanan küstahlar,
3 koyunu versen güdemeyecek, 3 daireli bir apartmanı bile yönetecek kabiliyeti olmayan embesiller,

AN-LA-YA-MAZ-LAR

FETÖ AK PARTİ DÖNEMİNDE Mİ BÜYÜDÜ?

251 insanımızın şehit olduğu, binlerce insanımızın mağdur olduğu 15 Temmuz ihanet girişimi şüphesiz dünyanın en alçak kalkışmasıdır.

15 Temmuz İhaneti'ni "FETÖ'yü AK Parti büyüttü" diyerek FETÖ'nün karanlık geçmişini görmezden gelmek ve ihanetin suçunu AK Parti iktidarına yıkmak da şüphesiz dünyanın en şen'i iftirasıdır.

15 Temmuz ihanetinin temelleri 1960'lı yıllarda "Amerikan Barış Gönüllüleri" tarafından "Komünizmle mücadele" gerekçesiyle atılmış ve bu ihanet çetesi bu yıllardan özellikle de 70'li yıllardan sonra her dönemde mutlaka devlete sızma girişimini aralıksız sürdürmüştür.

15 Temmuz ihaneti, 27 Mayıs darbesi gibi alt düzey subayların emir komuta zinciri dışında gerçekleştirdiği bir darbe girişimi değildir. İhanet kalkışması General düzeyindeki subayların emir ve komutasında gerçekleştirilmeye çalışılmıştır.

Harp okulundan mezun olan teğmen rütbesindeki bir subayın ise general seviyesine ulaşması için teamüllere göre en az 40 yıl gerekmektedir.

Yani, 2016 yılında 15 Temmuz ihanet girişimini gerçekleştiren kadrolar en az 1976 yılında Harp Okulları'na girmiş olmalıdır.

Yani AK Parti iktidarından yaklaşık 26 yıl önce...

Kaldı ki, az önce de ifade ettiğimiz gibi ihanetin temelleri 70'li yıllarda atılmış, ancak "şartların olgunlaşması" beklenmiş ve 2016 yılında kendilerini hazır hissettikleri bir anda da darbe girişimini başlatmışlardır.

İhanet şebekesi, 1980 darbesinden sonra özellikle Turgut Özal'ın hoşgörüsü sayesinde askeriye, emniyet ve yargıya sızma girişimlerini artırarak sürdürmüştür. Ancak daha sonra Özal'ın tehlikeyi fark edip engellemeye çalışması üzerine Özal, terör başı tarafından "kubur faresine" benzetilmiştir. Hatta Özal'ın ölümünde bile FETÖ'nün parmak izlerine rastlandığı düşünülmektedir.

FETÖ'nün askeriye, emniyet ve yargı'ya sızma girişimleri Demirel, Çiller, Mesut Yılmaz döneminde de aralıksız sürmüş , 28 Şubat ve Ecevit hükümetleri döneminde ise deyim yerinde ise zirveye ulaşmıştır.

Hatta öyle ki terörist başı bir konuşmasında "Bir şefaat hakkım olsa onu da Ecevit için kullanırdım" diyebilmiştir.

Bunları söylerken bu alçak harekete sırf dini ve milli görüntüsüne aldanarak onlara iyi niyet gösteren liderleri suçlamıyorum.

Bu örgüt, sözde düşman oldukları sapıklıkla suçladıkları Şia'dan aldıkları takiyye sayesinde her türlü kılığa girebilmiştir. Bütün bu faaliyetlere destek veren az önce saydığım liderler, bu örgütün dini ve milli kisvesine aldanmışlardır.

Söylendiğinin aksine AK Parti hükümeti özellikle de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 2010 referandumundan sonra bu ihanet şebekesinin iç yüzünü görmüş önce dersanelerini kapatmış, 2011 seçimlerinde meclise 50'nin üzerinde vekil sızdırma girişimlerini engellemiş, bu nedenle İhanet şebekesinin tüm öfkesini üzerine çekmiş ve kendisine başta MİT baskını, 17-25 Aralık yargı darbesi olmak üzere çok sayıda operasyon yapılmış, ameliyat masasında öldürülmeye çalışılmıştır.

Özellikle , hain örgütün finans kaynaklarının kurutulması için finans kuruluşları ile TV'lerin kapatılmasının ardından örgüt tarafından AK Parti hükümetine karşı artık açıktan savaş başlatılmıştır.

İşin ilginç yanı ise bugün AK Parti hükümetlerini İhanet Şebekesine destek vermekle suçlayan CHP'liler o günlerde terör örgütünün TV'lerini, bankalarını ziyaret etmiş, bankalarına para yatırmış ve bugün bir çoğu yurtdışına kaçan yöneticilerle resim vermekten geri durmamışlardır.

CHP lideri ise 15 Temmuz hain darbe girişimini tankların gölgesinde gittiği Bakırköy Belediye Başkanı'nın evinde tiyatro izler gibi izlemiş, tiyatro izler gibi izlediği içinde olaylar yatıştıktan sonra hiç sıkılmadan "Darbe girişimi bir tiyatrodan ibarettir" diyebilmiştir.

Kısaca anlatmaya çalıştığım bütün bu gerçeklere rağmen hala "15 Temmuz'un müsebbibi AK Parti'dir" diyebiliyorsanız ya ideolojik körlük yaşıyorsunuzdur ya da safsınızdır vesselam.

15 TEMMUZ KALKIŞMASINDAN ÇIKARILACAK DERSLER

Dini tarikat ve cemaatler, yaklaşık 1200 yıldır toplumumuzun önemli bir dinamiğidir. Anadolu'nun İslamlaşmasında tarikat ve cemaatler önemli misyonlar üstlenmiş, toplumları birleştiren bir harç görevi görmüştür. Ayrıca Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğu'nun devletleşme sürecinde de önemli roller üstlenmiş, kurdukları tekke medrese, dergah, aşevleri, imarethaneler ile de bir sivil toplum örgütü olarak devletin bazı fonksiyonlarını üstlenmiş ve bir Vakıf Medeniyeti'nin oluşmasında öncü olmuşlardır.

Ancak yöneticilerin, dini hassasiyetlerini kullanarak özellikle Yeniçeri ocağına sızan bazı dini cemaatler zamanla güçlenmiş, devlet yöneticileri üzerinde tahakküm kurmuş, zaman zaman devlete karşı kazan kaldırmış ve imparatorluğu zor durumda bırakmışlardır.

Bu nedenle yeni FETÖ türü yeni hadiselerin yaşanmaması için,

Tüm tarikat ve cemaatlerin faaliyetleri ile bunların kurs, okul vs. kurumları mutlaka denetim altına alınmalıdır.
Tarikat ve cemaatler siyasi teşekküller değil dini yapılardır. Bu nedenle cemaat ve tarikatların siyasi alandaki etkisi azaltılmalı. Bu bağlamda siyasi partiler tarafından cemaat ve tarikatlara kontenjan ayırmamalıdır. (2002'den önce her dönem mecliste cemaat, tarikat ve aşiretlerin temsilcisi olarak en az 30-40 milletvekili bulunurdu. Hatta bazen aynı cemaatin farklı partilerde birden fazla milletvekili temsilcisi olurdu. Mesela bir kardeş bir partiden diğer bir kardeş ise farklı bir partiden milletvekili olabilirdi. Bu durum özellikle 2007 seçimlerinden sonra AK Parti tarafından önemli ölçüde engellendi)
Tarikat ve cemaatler bir tür sivil toplum örgütleridir. Kar amacı güden ticari kurumlar değildir. Bu nedenle okul, eğitim vs. dışında ticari faaliyet göstermelerinin ve holdingleşmelerinin önüne mutlaka geçilmelidir.
Hangi tarikat ve cemaat olursa olsun bürokrasiye sızmaları engellenmelidir.

Tüm yazılarını göster