USD 42,51
EUR 49,59
ALTIN 5.786,26
BIST100 10.992
Uzmanı Uyardı: Tatlı Su Krizi Kapıda! - Sayfa 2

İklim değişikliği yağış düzenlerini değiştirmekte, kuraklık sıklığını artırmakta ve genel su kullanılabilirliğini azaltmakta olduğunu ifade eden Karadurmuş, "Sıcaklıkların yükselmesi ve hava şartlarının daha öngörülemez hale gelmesi, Türkiye’nin zaten kıt olan su kaynaklarını yönetme konusunda daha büyük zorluklarla karşılaşmasına neden olmaktadır. En acil endişelerden biri tarım sektöründeki su talebinin artmasıdır. Küresel nüfus büyümeye devam ettikçe, gıda üretimine olan talep de artmaktadır. Araştırmalar, 2050 yılına kadar tarımsal su kullanımının iki katına çıkması gerekebileceğini öne sürmektedir. Ancak, verimsiz sulama teknikleri gereksiz su tüketimine ve israfa yol açmaktadır. Ancak, kriz ne kadar ciddi olursa olsun, kontrol edilemez değildir. Stratejik müdahalelerle teknolojik yenilikler, politika reformları ve sürdürülebilir uygulamalarla kriz hafifletilebilir. Asıl mesele, bu krizin yönetilebilir olup olmadığı değil, harekete geçme ihtiyacının ne kadar hızlı fark edileceğidir. Şayet gerekli önlemler ne kadar hızlı alınırsa, Türkiye ve dünya genelinde tatlı su kaynaklarının daha sürdürülebilir ve güvenli bir geleceğe taşınması sağlanabilir" dedi.

Uzmanı Uyardı: Tatlı Su Krizi Kapıda! - Sayfa 3

Su kirliliğiyle mücadelede başarının anahtarı, devlet, özel sektör ve bireylerin ortak sorumluluk üstlenmesi olduğunu belirten Karadurmuş, "Bu sorun, tek bir nedene indirgenemeyecek kadar karmaşıktır. Ancak, koordineli ve kararlı bir yaklaşımla bu gidişatı tersine çevirmek mümkündür. Su kirliliği yalnızca bir çevre sorunu değil, aynı zamanda ekonomik ve toplumsal sürdürülebilirliğin de temel taşlarından biridir. Bu nedenle, devletin öncülüğünde, özel sektörün desteğiyle ve bireylerin bilinçli katılımıyla bir dönüşüm sağlanmalıdır. Ancak bu şekilde su kaynaklarımızı koruyabilir ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakabiliriz. Su kirliliğinin önlenmesinde güçlü ve kararlı devlet politikaları şarttır. Ancak yalnızca yasalar çıkarmak yeterli değildir; bu yasaların etkin bir şekilde uygulanması ve caydırıcı yaptırımlarla desteklenmesi gerekir. Endüstriyel atıkların sıkı denetimi, tarımsal kimyasalların kontrollü kullanımı ve atık su arıtma tesislerinin yaygınlaştırılması, su kirliliğiyle mücadelenin temel taşlarıdır" şeklinde konuştu.

Uzmanı Uyardı: Tatlı Su Krizi Kapıda! - Sayfa 4

Su kaynaklarının korunmasına yönelik uzun vadeli sürdürülebilir yönetim stratejileri oluşturulması gerektiğini ifade eden Karadurmuş, "Bu stratejiler toplumun tüm kesimleriyle paylaşılmalıdır. Diğer taraftan sanayi ve tarım sektörlerini de kapsayan özel sektör büyük ölçüde gerek sorunun ortaya çıkmasında gerekse sorunun çözümünde sorumludur. Bu nedenle özel sektör, üretim süreçlerini çevre dostu hale getirmek, su tasarrufunu teşvik eden teknolojilere yatırım yapmak ve atık yönetimi konusunda sorumluluk almak zorundadır. Sürdürülebilir üretim anlayışı sadece çevreye katkı sağlamakla kalmaz, uzun vadede ekonomik faydalar da sunar. Ayrıca, büyük şirketler sosyal sorumluluk projeleri aracılığıyla toplumu bilinçlendirmeli ve su kirliliği konusunda farkındalık oluşturmalıdır. Toplumsal bilinç olmadan su kaynaklarını korumak mümkün değildir. Günlük yaşamda bilinçli su kullanımı, geri dönüşüm alışkanlıkları ve doğaya zarar vermeyen temizlik ürünlerinin tercih edilmesi gibi basit ama etkili adımlar, su kirliliğinin önlenmesine büyük katkı sağlar. Aynı zamanda bireyler, kamu politikalarının daha sıkı uygulanmasını ve çevre dostu uygulamaların teşvik edilmesini sağlamak için toplumsal baskı unsuru olmalıdır" diye konuştu.