USD 32,54
EUR 35,00
ALTIN 2.434,64
BIST100 9.771
İHBAR hattı 0552 642 79 79

Şehrin Mezar Taşını Sökmek: Hilmi Kayın İş Merkezi Ne Anlatıyor?

Editör Fokus

Editör Fokus

06 Temmuz 2022 | 19:26

Deprem görmüş ve daha öncesinde de depremlerle hırpalanmış bir şehirden geriye ne kalır? Ne kaldığı, bizim bir şehre ne anlam yüklediğimizle yakından ilişkili. Sakarya’nın tarihten günümüze etnik birçok kimliğe ev sahipliği yaptığı vurgulanıyor. Huzur coğrafyası olduğuna dair söylemler raflardan hiç inmedi. 1999 Depremi sonrası “Adapazarı’nı Çok Seviyorum, Adapazarı’nı Terk Etmiyorum” yazılı çıkartmalar enkazdan sağ salim çıkmış arabaların ve dolmuşların camlarında yer alıyordu. Adapazarı’nın terk edilmeyişi sevgi ve mecburiyet arasında bir araftı. Mecburiyetler kabullenişleri beraberinde getirdi. Her neyse ki şehri terk etmeyen birileri vardı. Buna karşın “Hoşçakal Adapazarı” yazılı duvarları da unutmak mümkün değil. Gidenler olmuştu, kalanlar kadar.

Şüphesiz birçok acısıyla hâlâ ayakta olan bir şehir var. Dönemin iktidarlarının şehirle irtibat kurduğu zaman dilimi göz önünde bulundurulduğunda hâlâ var oluşumuza şükretmemiz gerektiğini mi anlamalıyız? Bu cevabın hakkını okura bırakıyoruz. 17 Ağustos sonrası Adapazarı’nın daha güzel bir Adapazarı olarak ayağa kalkması için mücadele edenler ve Adapazarı’nın zor günlerini fırsata çevirenler kimlerdi? Bunu uzunca konuşmak gerek. Sözde orta, özde ağır hasarlı enkazları bugün mültecilere tabut olarak reva gören ev sahiplerinden hesap sormak için bir 17 Ağustos daha bekleniyor olabilir. Ancak kime hesap sorulacak, orasını Allah bilir.

Kentsel dönüşümün bugün çok daha net konuşulduğu bir ortamı teneffüs ediyoruz. Adapazarı’nın ara sokaklarında omuz omuza vermiş, biri diğerinden daha yorgun bir binaya kepçe vurulsaydı kaçımız kentsel dönüşüme dair büyük laflar edecektik? Bugün bizi büyük konuşturan gerçek, 17 Ağustos’un mezar taşının yıkılmasına ramak kalması olabilir. Hilmi Kayın İş Merkezi bu depremin tek günahkârı değil elbette, ancak burası 17 Ağustos acılarının en büyük simgesi. Evet, tam 23 sene sonra bu şehrin mezar taşı sökülüyor, yeter mi? Yetmeyecek. 17 Ağustos sonrası şehri Kuzey’e doğru genişletme planları bunca yıldır iltifat görmedi. Görse de o kentin kaderi “yeni” ile mühürlenmişti.

Adapazarı’nı her şeye rağmen terk etmeyen birileri var, eğer burada kalmaya değerse önce üzerimizden ölü toprağını silkmeliyiz. Ölümün zıttının yaşam olduğunu, yaşamında bir hayat içerisinde yuvalandığını hepimiz az çok biliriz. Adına Ada Hayat denilen projenin Adapazarı’na can suyu olacağını varsayarak, tarihi tecrübelerin anlattığı şeylere de kulak kesilmeliyiz: Ne diyor bize tarih? Bir elin nesi var, iki elin sesi var. Bugün yüzlerce kişi bir çağrıya kulak verip, bu dönüşüme omuz veriyorsa; binler olup kentsel dönüşüm rüzgarına kuvvet verme zamanı gelmiştir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Tüm Yazılar