O’NUN SAYESİNDE BURADASINIZ... ŞİMDİ SIRA SİZDE!
İbrahim Bulut
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ulusal seçim başarısının üzerinden 20 yıl geçti…
Her seçimde, her sandıkta, her meydanda, her mitingde O vardı!
Sadece O vardı…
O’nun arkasından yürüdü yüzbinler, milyonlar, on milyonlar…
İstanbul’da, Ankara’da, Antalya’da, Sakarya’da, Kars’ta, Tunceli’de her yerde bütün seçimlere O girdi! Evet tek başına girdi seçimlere ve tek başına değiştirdi bir ülkenin kaderini.
Konya’da bakan oldunuz, Sakarya’da milletvekili, İstanbul’da belediye başkanı, Bursa’da İl Başkanı, Sinop’ta meclis üyesi, İzmir’de gençlik kolları başkanı…
Ama hepsinde sandığa giren O’ydu, vatandaşa güven veren O’ydu, gözünün içine bakılıp “Evet bu adam dediğini yapar, buna güveniyoruz” denilen de O’ydu!
Kendi şehrinde, yöresinde adı sanı duyulmamış isimlere yıllarca devlet kademelerinde olağanüstü görevler verip kaderlerini tamamen değiştiren de O’ydu…
O’nun sayesinde isminiz duyuldu, O’nun sayesinde itibar kazandınız, O’nun sayesinde yüksek maaşlı görevlerde bulundunuz. O’nun sayesinde gündeme gelip gazetelere manşet, televizyonlara ana haber olup açıklamalar yaptınız!
Çarşıda pazarda dolaşırken saygı gördünüz, sizinle konuşabilmek iki satır dertlerini veya şikayetlerini anlatabilmek için insanlar sıraya girdi. Siz konuşurken, hitap ederken ayağa kalktılar, ceketlerini iliklediler dediklerinizi büyük bir saygı ve dikkatle dinlediler…
Bir çoğunuz farkındadır ama bunların çok büyük bir bölümü şahsınıza yapılan bir saygı veya teveccüh değildi. Recep Tayyip Erdoğan’ın seçtiği ve O’nun nezdinde Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden bakanlardınız, vekildiniz, eski vekildiniz, il başkanıydınız, ilçe başkanıydınız, partide yöneticiydiniz.
Sizi karşısında gören, karşınıza çıkan aslında hep Erdoğan’ın temsilcisinin karşısına çıktığının, O’nun temsilcisinin ziyarete geldiğinin ve O’nun temsilcisinin konuştuğunu bilerek gözlerinizin içine bakıp size güvendi. Anlattıklarınızı, taleplerinizi, fikirlerinizi can kulağıyla dinleyip “Reis böyle istiyorsa başım üstüne” dediler…
Hepiniz değil belki ama, bu “gücü” kiminiz kendinden sanmaya başladı, asıl başarının 20 yıldır ülkenin her yerinde seçimlere bin bir mücadele ve kavgayla girenin Recep Tayyip Erdoğan olduğunu unuttunuz!
Ülkesi için her kavgaya gözü kapalı girdi, çoğu zaman yalnız bıraktınız, “O halleder” dediniz halletti de! Kan revan içinde kalsa da o ringden galip gelmeden inmedi! Hiçbir maçı, hiçbir meydan okumayı karşılıksız bırakmadı, hepsinin karşısında durdu, hepsinin hakkından geldi!
O bunları yaparken siz de “kınayarak, açıklama yaparak” falan destek oldunuz hakkınızı yemeyelim!
Askeri vesayeti yendi, darbecilerle hayatı pahasına mücadele etti, ülkenin geleceği için yeri geldi dünyaya kafa tuttu! Ama bazılarınız Audi A6 değil de neden A8’e binemediği için küstü, verilen makamı beğenmedi mesela “Bakan olmalıydım” diye serzenişte bulundu, “İlk sıra benim hakkım” diye şehrinde partisine tavır aldı, “O başkanlık benim hakkımdı” diyerek dedikodular yaydı. 3 dönem partinin bütün nimetlerinden yararlandıktan sonra biraz dinlenmesi tavsiye edildiğinde “hırs” yapıp başka partiye geçti!
Evet hanımlar ve beyler… Sizlerden bahsediyorum, Recep Tayyip Erdoğan’ın bakan, vekil, belediye başkanı, il başkanı ve daha birçok görevler için “seçtiği” siz çok değerli şahıslardan bahsediyorum!
Erdoğan olmasaydı bugünkü durumunuzu size kim verebilirdi? Bu saygınlığı bu itibarı hangi açıklamayla, hangi özgüven ve projeyle kazanabilirdiniz? Altın tepside sunulan bir kariyeri ve ihtişamı sonsuz bir krediyle kullandınız ve zerre azalmadı hatta büyüyerek devam etti…
Evet hanımlar beyler…
Şimdi sıra sizde, 2023’te O’nu sandığa taşıyacak ve zaferle hem de büyük bir zaferle ayrılmasını sağlayacak olanlar “bu sefer” sizlersiniz!
Bu görev bu defa sizin, ne yapacaksınız nasıl yapacaksınız orasını bilemem onlarca danışmanınız onlarca adamınız var elinizi taşın altına koyun ve bu seçimleri O’na siz aldırın!
20 yıldır sizi el üstünde taşıdı, pamuklara sardı, incinmenize asla müsaade etmedi hem de canı pahasına.
Evet borcunuz var O’na büyük bir borcunuz var, Türkiye’ye ve geleceğine borcunuz var.
Şimdi elinizi taşın altına sokun, o nazik bakımlı ellerinizi, ola ki eliniz o taşın altında kalır, ola ki eliniz paramparça olur kan revan içinde kalır, belki de kopar ama çekmeyin elinizi o taşın altından asla çekmeyin ve 2023’ü O’na hediye edin, Türkiye’ye hediye edin…
Bu sizin göreviniz değil "borcunuz!"
