Bilim insanlarının uzun süreli olarak uyarlandığı deniz yasağı ve müsilaj, özellikle Marmara Denizi'nde ciddi ekolojik zararlara yol açtı. Arıtma sularının denizde azaltılması ve deniz kirliliğinin yasaklanması, ekosistemi tehdit eden bir soruna dönüştü. 2020'de müsilaj, denizde açılmanın sonuçları ortaya çıkıyor ve turizm ile balıkçılık sektörlerini olumsuz etkiliyor. Çanakkale Boğazı'nda büyük bir çevre sorunu yaratmaya başladı.
Uzun vadeli çözümler konusunda da önlemler alınması gerektiğini kaydeden Büyükateş, “Ekosistem koruma da sulak alanların korunması, aşırı avlanmanın önlenmesi, kıyı erozyonunun kontrol altına alınması ve habitat kaybının engellenmesi gereklidir. Temiz balıkçılık için doğal balıkçılık yerine çevreye zarar vermeyen temiz balık yetiştiriciliği desteklenmelidir. Alt yapı çözümlerinde, yağmur suyu ve kanalizasyon sistemlerinin ayrıştırılmasına yönelik alt yapı çalışmaları başlatılmalıdır. Sürekli izleme de, biyolojik, hidrolojik ve ekolojik parametrelerin düzenli ölçümü için kapsamlı bir izleme sistemi kurulmalıdır. Halkın bilinçlendirilmesi için atık yönetimi ve çevre koruma konularında toplumun farkındalığını artırmak, müsilajla mücadelede kritik bir adımdır. Bu öneriler, deniz ekosistemlerinin sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesine katkı sağlayacak ve müsilaj gibi çevresel sorunların önüne geçmek için etkili bir temel oluşturacaktır. Ekosistem tabanlı yaklaşımlarla denizlerimizin korunması mümkündür” diye konuştu.