USD 32,44
EUR 34,74
ALTIN 2.438,67
BIST100 9.916
İHBAR hattı 0552 642 79 79

İslamiyet'te niyetin önemi nedir?

Yaptığımız ibadetlerin kalbinde yer alan niyet kavramı amelimizin kabuliyetini etkileyen en temel unsurdur. Samimiyetin bir yansıması olan niyet ile günlük hayattaki davranışlar ibadete tebdil olabileceği gibi, ibadetler birer gösterişe de dönüşebilir. Bu yönüyle niyet kulluğun sırrı ve amellerin özüdür.

İslamiyet'te niyetin önemi nedir?
26 Mart 2024 | 10:57
Son Güncelleme:

Akademik olarak "yönelmek, ciddiyet ve kararlılık göstermek" gibi anlamlar taşıyan niyet kelimesi, Allah'ın (CC) rızasını kazanma arzusuyla ve O'nun (CC) hükmüne tabi olmak üzere herhangi bir fiile yönelten temel irade kaynağıdır. Bu yönüyle niyet, ibadetlerin ve amellerin merkezinde yatan esas saiktir.

➤ Kur'an-ı Kerim'de ve hadis-i şeriflerde sık sık yer verilen ve değerlendirilen niyet kavramı Müslümanlar için üzerinde durulup konuşulması gereken ve insanın kendini yoklamasını iktiza eden bir konudur.

KUR'AN-I KERİM'DE NİYET KAVRAMI

➤ Kur'ân-ı Kerim'de "çekirdek" anlamındaki nevâ sözcüğü ile (el-En'âm 6/95) ifade edilen niyet kelimesi; kulluğun sırrı, amelin özü, ruhu ve direği olduğunu belirten bir anlamda kullanılmıştır.

➤ Pek çok ayet-i kerimede amellerin Allah katında değerli veya değersiz sayılması konusunda olduğu gibi dünyevi sonuçlarını belirlerken yapılacak değerlendirmeler bakımından da niyetin büyük önem taşıdığı vurgulanagelen bir husustur.

De ki: "Herkes bulunduğu hal ve niyetine göre iş yapar. Bu durumda kimin en doğru yolda olduğunu Rabbiniz daha iyi bilir."

(İsra Suresi, 84)

➡ İSRA SURESİ 84. AYET TEFSİRİ

"Mizaç ve karakter" diye çevirdiğimiz şakile kelimesi "tabiat, âdet, din, ahlâk, niyet, seciye" gibi mânalara gelir. Buna göre âyet önemli bir psikolojik gerçeğe işaret etmektedir. Zira insan davranışlarının temeli, onun ruhsal yapısındaki psikolojik eğilimlerdir. Bu eğilimlerin oluşmasında insanın yaratılıştan sahip olduğu karakter yapısının yanında geniş anlamıyla eğitim öğretimin de tesiri vardır. Dinî inanç ve telakkilerle ahlâkî erdemler yahut erdemsizlikler de psikolojik eğilimlerin oluşması ve gelişmesinde iyi veya kötü yönde tesir eder.

➤ İslam ve İslam ahlakı, sanat, siyaset, sosyoloji ve kültür gibi alanlarda ve değerler felsefesinde niyet kavramı, insani fiillerin en temel çıkış veya dayanak noktasını oluşturur.

"Onların fısıldaşmalarının birçoğunda hayır yoktur. Ancak bir sadaka verilmesini yahut bir iyilik yapılmasını ya da insanların arasının düzeltilmesini isteyenler müstesnadır. Kim Allah'ın rızasını elde etmek için bunu yaparsa biz ona ileride büyük bir karşılık vereceğiz."

(Nisa Suresi, 114)

NİSâ SURESİ 114. AYET TEFSİRİ

Geleneğimizde mevcut olan, yerleşim yerinin büyükleri, ileri gelenleri tarafından Allah rızâsı için yerine getirilen, en önemli müeyyidesini toplumun tepkisinde bulan bu sosyal müessese tarihe karışmış; nemelâzımcılık, başına buyrukluk, aşırı bencillik ve sorumsuz bireysel özgürlük anlayışı bu güzel âdeti büyük ölçüde elimizden alıp götürmüştür. Öz değerlerine bağlı eğitimcilerin, kaybolmaya yüz tutmuş değerlerimizi yeni nesillere kazandırmak için gayret etmeleri zaruret haline gelmiştir. Bu üç hayırlı, faydalı ve gerekli davranış, bazan gizli görüşmelerin yapılmasını, zamanından önce bazı bilgilerin ve haberlerin yayılmamasını kaçınılmaz kıldığı için yasak kapsamından çıkarıldığı gibi meselâ iki kişinin veya grubun arasını düzeltmek için yalan söylemeye bile izin verilmiştir.

HADİS-İ ŞERİFLERDE NİYET

➤ Peygamber Efendimizin (SAV) hadis-i şeriflerine sıklıkla konu olan niyet, Resulullah'ın (SAV) altını defalarca çizdiği ve ihlasla birlikte sahabilerine ehemmiyetini her fırsatta vurguladığı hususların başında gelir.

➤ Resulullah (SAV) hadislerinde yapılan amellerin zahiri hüviyetlerinden ziyade; renginin, şeklinin veya hakikat değerinin, eylemi ortaya koyan failin niyetinde gizli olduğuna dikkati çeker.

➡ "Ameller (başka değil) ancak niyetlere göredir; herkesin niyeti ne ise eline geçecek odur. Kimin hicreti, Allah ve Resûlü (rızası ve hoşnutlukları) için ise, onun hicreti Allah ve Resûlü'ne müteveccih sayılır. Kim de nâil olacağı bir dünya veya nikahlanacağı bir kadından ötürü hicret etmişse, onun hicreti de hedeflediği şeye göredir."

(Buhârî, Bedü'l-Vahy, 1; Müslim, İmare, 155; Ebu Davud, Talak, 11)

➤ Niyeti sağlam tutmak oldukça önemlidir. Zira bu sayede günlük hayattaki adetler ibadete dönüşebilir, bazen de ibadetler adet haline gelebilir. Bir Müslüman helalinden kazanarak ailesinin geçimini sağlamayı hedeflerse bu niyetinden dolayı aynı zamanda ibadet sevabı alır. Yemek yiyen kimse, sağlığını muhâfaza ederek ibadet hayatına devam etmeyi hedeflerse, bu da kendisi için bir hayır vesilesi olur.

"Mü'minin niyeti amelinden hayırlıdır"

(Mecmuu'z-Zevâid, I/61,109)

➤ Mümin kullarına rahmeti ile ihsan buyuran Cenab-ı Hakk, yapılan amelden ziyade, içteki niyete göre muamele eder. Dolayısıyla, insanın niyeti, amelinin ona kazandırdığından elbette daha fazla kazandırır.

➤ Maddi bir vücuda münhasır, bedeni hayatla oturup kalkan, hiçbir zaman vicdan ve ruhunun sesini duyamayan insan, boşa oturup kalkar, ömrünü beyhude tüketir ve hayatını Cenâb-ı Hakk'ın rızasına göre ayarlayan insanların elde ettiği neticeyi asla elde edemez.

NİYETİN BOZUK OLMASI

➤ Niyet günlük davranışlarımızı ibadete çevirebildiği gibi, zahiren hayır gibi görünen işlerimizin de günaha dönüşmesine sebep olur. İhlas ile olmayan veya Allah (CC) rızası dışında başka bir amaçla yerine getirilen ameller kişiye sevap kazandırmaz.

➤ Özellikle ibadetlerde halis bir niyete dayanmayan ameller zamanla hastalıklı ve günahlı bir eylem olan riyaya dönüşür. Bu da kişinin maneviyatını ifsad edip, Allah'ın (CC) rızasından uzaklaştırır.

Ey iman edenler! Allah'a ve âhiret gününe inanmadığı halde malını insanlara gösteriş yapmak için harcayan kimse gibi sadakalarınızı başa kakmak ve incitmek suretiyle boşa çıkarmayın. O kimsenin misali, üzerinde toprak bulunan düzgün ve yalçın bir kayadır; kayanın üzerine şiddetli bir yağmur yağmış, onu çıplak halde bırakmıştır. Bu gibilerin kazandıkları hiçbir şeyden istifadeleri olmaz ve Allah, inkârcı topluluğa hidayet vermez.

(Bakara Suresi 264. Ayet)

BAKARA SURESİ 264. AYET TEFSİRİ

Malî yardımın, infak ve sadakanın Allah rızâsı için yapılmış olmasının kesin işareti, yardım yapılan kimseden hiçbir menfaat beklememek, onu yardım sebebiyle minnet altında tutmamak, incitmemek, hiç böyle bir şey olmamış gibi davranmaktır. Büyük ecri bu şekilde verenler alacak, korku ve üzüntüden kurtulma saadeti de bunların olacaktır. Vâhidî'nin rivayetine göre 262. âyet Hz. Osman ve Abdurrahman b. Avf'ın, Tebük Seferi öncesinde orduya yaptıkları yardım vesilesiyle gelmiştir. Bu iki büyük sahâbîden birincisi savaş araç ve gereçleri olmayan bütün gazilerin bu ihtiyaçlarını karşılamış, ikincisi de servetinin yarısını bağışlamıştır (Esbâbü'n-nüzûl, s. 61). Kendisine sadaka verilecek kişiye karşı takınılacak tavır bir şekilde onu incitecekse bunu vermek yerine uygun sözler söylemek ve ihtiyacını arzeden kişiyi hoş görmek, durumunu başkalarına duyurmamak mânevî sonuç, ecir ve ahlâkî davranış olarak tercih edilmektedir. İnsanları, sadaka ve malî yardım yüzünden minnet altında bırakmaya ve incitmeye kalkışanların bu davranışı, Allah'a ve âhirete iman etmeyen, başkalarına gösteriş olsun diye veya kişiden menfaat beklediği için harcama yapan kimselerin davranışlarına benzetilmiş, bunun da semere ve sonucu kaya misaliyle anlatılmıştır.

İHLAS İLE NİYETİN İLİŞKİSİ

➤ Büyük İslam alimi İmam Gazali, kişinin sadece "Niyet ettim Allah rızası için şu işi yapmaya" demesinin niyet olduğunu zannedebileceğine, halbuki niyetin "kalbin hemen veya gelecekte fayda sağlayacağına inandığı tarafa yönelişi" anlamına geldiğine dikkati çeker; bunun yanı sıra kalpte meylin oluşmasında sebeplere sarılmanın önemli olduğunu belirtir.

➤ İslam'a göre kulların amel veya fiillerinin makbuliyeti "niyet" merkeziyetinde değerlendirilir. Amellerde insana sevap kazandıran esas şey ise fiili olarak o amele hangi saik üzere yöneldiğidir.

➤ Örneğin niyeti, sadaka veya yardım görünümü altında insanları aldatmak olan bir kişi, bu fiiliyle sevaptan çok, kalbinde taşıdığı gösteriş veya kötü niyetten dolayı cezaya maruz kalır veya en azından kendisine bu fiilin herhangi bir hayrı dokunmaz.