Uzmanı Uyardı: Tatlı Su Krizi Kapıda!
Tatlı su kaynaklarımızın, artan kirlilik ve yanlış yönetim nedeniyle kritik bir eşikte olduğunu belirten Uluslararası Kriz Araştırmaları Merkezi (USKAM) araştırmacısı Doç. Dr. Uğur Karadurmuş, "Sanayi atıkları, tarımsal kimyasallar ve bilinçsiz tüketim, suyun kalitesini hızla düşürüyor" dedi.
Türkiye’de tatlı su kaynaklarının, ciddi kirlenme tehdidi
altında olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Uğur Karadurmuş, sanayi
atıkları, tarımsal ilaçlar, kimyasal maddeler ve evsel atıkların,
su kaynaklarına karışarak suyun kalitesini bozduğunu söyledi. Bu
durumun hem içme suyu olarak kullanılabilirliği azalttığını hem de
ekosistem dengesini bozarak biyolojik çeşitliliğin kaybına yol
açtığının altını çizen Doç. Dr. Karadurmuş, "Artan nüfus, plansız
kentleşme ve yetersiz altyapı ise suyun sürdürülebilir yönetimini
zorlaştırmakta, kirlenme riskini daha da artırmaktadır" diye
konuştu.
Bu sorunun çözümü ile ilgili bilgi veren USKAM araştırmacısı Doç.
Dr. Uğur Karadurmuş şunları söyledi;
"Su kaynaklarının korunması, yalnızca çevresel bir mesele değil,
aynı zamanda insan sağlığı ve geleceği açısından hayati bir
konudur. Kirlenen su, su kaynaklı hastalıklara yol açarak insan
hayatını tehdit ederken, tarım ve sanayide de ciddi sorunlara sebep
olmaktadır. Bu sebeple, su kaynaklarının etkin yönetimi ve
kirliliğin önlenmesi, ekosistemlerin korunması ve insanlığın
sağlıklı bir hayat sürdürebilmesi için kaçınılmaz bir
zorunluluktur. Tatlı su kaynaklarının tükenmesi ve kirliliği,
günümüzde küresel ölçekte giderek büyüyen bir krizdir. Artan nüfus,
iklim değişikliği, sanayileşme ve yanlış su yönetimi, tatlı su
kaynakları üzerindeki baskıyı her geçen gün artırmaktadır. Ne yazık
ki Türkiye de bu sorundan muaf değildir. Türkiye, coğrafi
çeşitliliğine rağmen tatlı su kapasitesi açısından sınırlı
kaynaklara sahiptir. Yıllık kişi başına düşen su tüketimi bin 500
metreküpün üzerindedir ve tatlı su kaynaklarının yüzde 70’ten
fazlası tarım sektöründe kullanılmaktadır. Artan nüfusa ek olarak,
tarımsal sulama, endüstriyel faaliyetler ve şehirleşme, su
kaynaklarının sürdürülebilirliğini tehdit ederken gelir ve tüketim
düzeylerindeki artış ve gıda ürünlerine olan talebin artması da her
geçen gün su kaynakları üzerinde ek baskı oluşturuyor. Endüstriyel,
kentsel ve tarımsal atıklar sebebiyle bir zamanlar hayati öneme
sahip olan Ergene, Büyük Menderes ve Nilüfer gibi nehirler toksik
su yollarına dönüştürmüştür. Bazıları, en ciddi kirlilik seviyesi
olan 4. derece kirli olarak sınıflandırılmıştır. Örneğin Ergene
Nehri, sanayi atıklarıyla aşırı yüklenirken, Uludağ’ın temiz
sularından doğan Nilüfer Çayı, Bursa’dan geçtikten sonra çözünmüş
oksijen seviyesini neredeyse tamamen kaybederek balıklar dahil
sucul yaşam için elverişsiz hale gelmiştir."