USD 32,19
EUR 35,01
ALTIN 2.509,11
BIST100 10.740
İHBAR hattı 0552 642 79 79

AK Parti'de tarihi gün

AK Parti 7. Olağan Büyük Kongresi, Ankara Arena Kapalı Spor Salonu’nda gerçekleşti.

AK Parti'de tarihi gün
23 Mart 2021 | 11:24
Son Güncelleme:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bin 428 geçerli oyun tamamını alarak yeniden AK Parti Genel Başkanı seçildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ülkemizi ve milletimizi, sürekli kendi iç sıkıntılarıyla meşgul ederek, son iki asırdır bu tür köklü değişimlerin dışında tutanlar, yine aynı oyunun peşindeler. Ama bu defa başaramayacaklar. Çünkü bu defa farklı bir Türkiye var” dedi.

Ankara Spor Salonu’nda yapılan AK Parti 7. Olağan Büyük Kongresi’ne katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, önce salon dışında konuştu, ardından da partililerin yoğun ilgisi ve sevgisi altında eşi Emine Erdoğan ile birlikte salona girdi. Türkiye’nin 81 ilini sayarak partilileri selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması sık sık partililerin sloganları ile kesildi.

Döviz ve Altın Çağrısı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti 7. Olağan Büyük Konresi'nde yaptığı konuşmada, "Son birkaç gündür piyasalardaki dalgalanmalar, Türkiye ekonomisinin temellerini, gerçek dinamiklerini, potansiyelini kesinlikle yansıtmıyor." dedi. Erdoğan ayrıca vatandaşa döviz çağrısı yaparak, "Evlerindeki döviz ve altını çeşitli finans araçlarına yatırarak ekonomi ve üretime kazandırmalarını istiyorum." ifadelerini kullandı.


Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları şöyle:

"Evet, bugün burada sizler; 81 vilayetiyle, 84 milyon vatandaşıyla tüm Türkiye'yi, yüzlerce milyon kardeşimizle tüm coğrafyamızı, milyarlarca dostumuzla tüm dünyayı temsil ediyorsunuz. Sizlerin şahsında kalbi millet ve memleket sevdasıyla çarpan, erkeğiyle kadınıyla, genciyle yaşlısıyla tüm vatandaşlarımızı selamlıyorum. Sizlerin şahsında, bu halkın refahı, bu ülkenin kalkınması, bu devletin büyümesi için gecesini gündüzüne katan herkesi selamlıyorum. Sizlerin şahsında, kendisi ve ülkesi için çalışan, üreten, vatan toprağının her karışını alın teriyle sulayan işçimizi, çiftçimizi, esnafımızı, girişimcimizi, her meslekten kardeşimizi selamlıyorum. Sizlerin şahsında, hangi inançtan, hangi kökenden, hangi mezhepten, hangi meşrepten olursa olsun, bu ülkenin 84 milyon insanının hepsini selamlıyorum. Sizlerin şahsında, Anadolu'yu vatan yapmak için yola çıktığımız günden beri istiklalimiz ve istikbalimiz için gözlerini kırpmadan canlarını ortaya koyan tüm şehitlerimizi, gazilerimizi, bugün de yurt içinde ve yurt dışında aynı mücadeleyi sürdüren tüm kahramanlarımızı selamlıyorum. Sizlerin şahsında, gözü ve kalbi Türkiye'nin üzerinde olan, bugün bu salonu en az sizler kadar heyecanla takip eden tüm kardeşlerimizi, dostlarımızı, tüm mazlumları selamlıyorum. Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi hepinizin, hepsinin üzerine olsun.''

"BİZ FANİLERİN ELBETTE EKSİĞİ VE HATASI OLMUŞTUR"

Her işimize olduğu gibi, insanlığa, ümmete, milletimize, ülkemize hizmet mücadelemizin yeni bir safhasının ilk adımı olarak gördüğümüz bu kongremize de Rabbimize niyazla başlıyoruz.

Biz, bugüne kadar hangi mücadeleyi yürütmüşsek, hangi başarıları kazanmışsak, hepsini de işte bu iman, işte bu inanç, işte bu azim sayesinde gerçekleştirdik. Bundan sonra da aynı hissiyatla, Sırat-ı Müstakim üzere yürümeye, ter dökmeye, gerektiğinde canımızı ortaya koymaya devam edeceğiz. Eksikten ve yanlıştan münezzeh olan sadece Rabbimizdir. Biz fanilerin elbette hatası ve eksiği olmuştur, olacaktır. Önemli olan istikameti doğru, kalbi ferah, yüreği sağlam, azmi güçlü tutmaktır. Gerisi Allah'ın yazgısı ve milletimizin takdiridir.''

https://www.haberfokus.com/ana-tv


"CUMHUR İTTİFAKI'NIN HEDEFİ 2053"

''İşte bu anlayışla, "niyet hayr, akıbet hayr" diyerek, sizlerle birlikte bir kez daha yaptıklarımızın ve yapacaklarımızın muhasebesini milletimize arz etmek istiyoruz. Bu vesileyle, Milliyetçi Hareket Partisine ve Genel Başkan Sayın Devlet Bahçeli'ye, Cumhur İttifakı çatısı altında, büyük ve güçlü Türkiye yolunda bizimle birlikte yürüdükleri için şükranlarımı sunuyorum. Milletimizin 15 Temmuz gecesi meydanlarda kurduğu Cumhur İttifakını, Milliyetçi Hareket Partisi ile birlikte seçimlerde ve Meclis'te devam ettirerek, mücadelemizin saflarını tahkim ettik ve genişlettik. Hangi partiden olursa olsun, Cumhur İttifakına destek olan her bir kardeşime ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Türkiye'yi önce 2023 hedeflerine, ardından da 2053 vizyonuna inşallah bu ittifakla kavuşturacağız.''

"DEMOKRASİ ŞÖLENLERİ"

AK Parti Büyük Kongreleri, kadrolarımızı yenilediğimiz, bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz hizmetlerin muhasebesini yaptığımız, vizyonumuzu güncellediğimiz demokrasi şölenleridir.

Ekim 2003'teki ilk olağan kongremizde, "Her Şey Türkiye İçin, Bu Işık Hiç Sönmeyecek" diyerek yola çıkmıştık. Kasım 2006'daki ikinci olağan kongremizde, "Türkiye'nin Partisi, Türkiye'nin Lideri" diyerek milletimizle kucaklaşmıştık. Ekim 2009'daki üçüncü olağan kongremizde, "Biz Birlikte Türkiye'yiz" diyerek ülkemizi kucaklamıştık. Eylül 2012'deki dördüncü olağan kongremizi, "Büyük Millet, Büyük Güç, Hedef 2023" diyerek taçlandırmıştık. Eylül 2015'deki beşinci olağan kongremizde "2023 Kararlığımızı" tekrar vurgulamıştık. Ağustos 2018'deki altıncı olağan kongremizi, "Millet Bir, Hedef Bir" diyerek gerçekleştirmiştik. Bugün de "İnandığın Yolda Yürü" diyerek hazırlandığımız yedinci olağan kongremizi, "Türkiye İçin Güven Ve İstikrar" azmiyle topluyoruz.

"BÜYÜK RÜYALARIN ARDINDAN GİTMEK MEDENİYETİMİZİN EMRİ"

Her büyük kongremizde vizyonumuzu daha ileriye taşıdık, hedeflerimizi daha büyüttük, eser ve hizmet siyasetimizi daha güçlendirdik. Biz, siyasetin, sadece geçmişle değil, aynı zamanda bugünle, güncelle de sınırlı kalmaması; yarını, geleceği, umudu kucaklaması gerektiğine inanan bir mefkûreye sahibiz. Yarın diye ifade ettiğimiz büyük ufuk, bizim maziden atiye kurulan köprü dediğimiz, geçmişi ve bugünü de içeren kuşatıcılığa özellikle sahiptir. Bunun için bizim inancımızda umutsuzluk, yani yarından ümidini kesmek, küfre eşdeğer görülmüştür. Geçmişimizi hakkıyla bilmeden, bugünün hakkını vermeden, geleceği inşa edemeyiz.

Türkiye'nin bugün bulunduğu yer, şanlı tarihinin şerefli mirasıyla, geleceği için belirlediği hedefleri arasındaki ince çizginin tam ortasıdır. Geleceğe ilişkin tasavvurlarımızı anlatırken, söze daima geçmişten başlamamızın sebebi de işte budur. Büyük rüyalar görmek, bu rüyaların ardından gitmek bize medeniyetimizin emridir.

"7 DÜVELİN LEŞ KARGALARI GİBİ"

Siyasetin en başta gelen vazifesinin de milletle birlikte bu rüyaları görmek, umutları canlı tutmak, hedefler koymak suretiyle inşa ve ihya faaliyetinde bulunmak olduğuna inanıyoruz. Milletimiz, yaşadığı onca badireye rağmen hep ayakta kalmayı ve yeniden şahlanışa geçmeyi, bu vasfı sayesinde başarmıştır.

Asırlarca 3 kıta 7 iklimi idare etmiş devletini, 7 düvelin leş kargaları gibi başına üşüşmesiyle kaybeden milletimizin, İstiklal Marşımızda ruh ve vücut bulan zaferinin hikmetini arayanlar, önce buraya bakmalıdır. Tek parti faşizminden darbe ve vesayet cenderesine, bunların yol açtığı siyasi, sosyal, ekonomik krizlerden, bölgesel ve küresel tehditlere kadar nice zorlu mücadeleyi, yine aynı anlayışla yürüttük.

Geçtiğimiz 19 yılda, Türkiye'yi demokraside ve kalkınmada dünyanın en ileri ülkeleri seviyesine getirmek için attığımız her adımda, gücümüzü ve cesaretimizi, milletimizin binlerce yıllık bu birikiminden aldık. Bugün, insanlığın yakın tarihin en önemli sağlık kriziyle boğuştuğu, küresel siyasi ve ekonomik sistemin köklerinden sarsıldığı, yeni arayışların filiz vermeye başladığı bir dönemden geçiyoruz.

"HEDEFLERİ KOPMAYAN BİR TÜRKİYE VAR"

Ülkemizi ve milletimizi, sürekli kendi iç sıkıntılarıyla meşgul ederek, son iki asırdır bu tür köklü değişimlerin dışında tutanlar, yine aynı oyunun peşindeler. Ama bu defa başaramayacaklar. Çünkü bu defa farklı bir Türkiye var. Bu defa, kökenine, inancına, meşrebine bakmaksızın 84 milyon vatandaşıyla tek millet diyen bir Türkiye var. Bu defa, rengini şehitlerinin kanından alan bayrağını en tepeye dikmekteki kararını tek bayrak diyerek haykıran bir Türkiye var. Bu defa, vatanının tek bir karışına dahi göz dikenlere dünyayı dar edeceğini tek vatan diyerek ortaya koyan bir Türkiye var. Bu defa, binlerce yıllık devlet silsilesinin son temsilcisi Cumhuriyetini ilelebet payidar kılmak için tek devlet diyerek canını dişine takan bir Türkiye var. Bu defa, sadece elindekilere sahip çıkmakla yetinmeyen, yeni küresel siyasi ve ekonomik düzende hak ettiği yeri alma kararlığını 2023 hedefleriyle, 2053 vizyonuyla, 2071 idealiyle gösteren bir Türkiye var. Bu defa, üzerinde asırlardır sahnelenen senaryoları yırtıp atan, bilhassa da son 8 yıldır önüne kurulan tuzakları birer birer yıkıp geçen, hedeflerinden asla kopmayan bir Türkiye var.

"MEDENİYET NÖBETİNİ DEVRALMAYA HAZIRLANIYORUZ"

Ellerinden gelse, "yağmurlu havada ülkemize bir bardak su vermeyecek" olanların her gün karşımıza yeni dayatmalarla çıkmaları, bizi yolumuzdan döndüremedi, döndüremeyecektir. Ahd ediyorum yine döndüremeyecektir. Türkiye'yi, kendi halkı ve Yunus'un "Bir ben vardır bende, benden içeru" deyişinde olduğu gibi temsil ettiği tüm değerler adına, yeni küresel siyasi ve ekonomik düzenin asli unsurlarından biri yapmakta kararlıyız.

İnsanlığı; hakkın, hakkaniyetin, adaletin, merhametin, sevginin, huzurun teminatı olacak bir küresel yönetim anlayışıyla buluşturacak medeniyet nöbetini devralmaya hazırlanıyoruz. "İman varsa imkân vardır" inancıyla, 21'inci yüzyılın kapılarını hem milletimiz hem tüm insanlık için açmak için yola çıkıyoruz.''

AK PARTİ HÜKÜMETLERİ DÖNEMİ

Şimdi sizlere, hükümetlerimiz döneminde yaptığımız icraatları, olabilecek en özet haliyle hatırlatmak istiyorum. İktidara geldiğimizde ülkemizi eğitim, sağlık, güvenlik ve adalet üzerinde kalkındıracağımızın sözünü vermiştik. Bunun için de icraatlarımızı hep bu sırayla anlatıyoruz.

EĞİTİM: Önce eğitim dedik ve bütçede önceliği her zaman bu alana verdik. Milli eğitim bütçesini 2002'deki 7,5 milyar lira seviyesinden aldık, 2021 yılı itibariyle 147 milyar liraya çıkardık. Yükseköğrenim bütçemizi ilave ettiğimizde bu rakam 212 milyar liraya ulaşıyor. Resmi-özel dâhil tüm okullarımızın sayını 50 bin 877'den 87 bin 678'e, derslik sayımızı 343 binden 600 bine yükselttik. Yıllarca vatandaşımızın üzerinde yük olan okul kitaplarını, her seviyede ücretsiz olarak çocuklarımızın hizmetine sunuyoruz. Bugüne kadar toplam 693 bin öğretmenimizin atamasını gerçekleştirdik. Eğitimi 4+4+4 şeklinde kademelendirerek, zorunlu eğitimi 12 yıla yükselttik. Üniversite sayımızı 76'dan 207'ye, üniversite öğrencisi sayımızı 1,5 milyondan 8 milyonun üzerine çıkardık. Üniversiteye girişteki okul katkı puanlarını, katsayı farklılıklarını, üniversite harçlarını kaldırdık. Maarif Vakfımız ile 43 farklı ülkede dostlarımıza eğitim desteği veriyoruz. Yükseköğrenim yurtlarının hem kalitesini yükselttik hem de yatak kapasitesini 282 binden 700 bin sınırına getirdik. Lisans öğrencilerine verilen kredi veya burs rakamlarını, aylık 45 liradan aldık, bu yıl itibariyle aylık lisansta 650 liraya, yüksek lisansta 1.300 liraya, doktorada 1.950 liraya yükselttik. Gençlik merkezi sayımızı 9'dan 364'e çıkartarak, ülkemizin her köşesine yaygınlaştırdık.

SPOR: Sporda; atletizm pisti sayımızı 12'den 56'ya, yarı-tam olimpik yüzme havuzu sayımızı 46'dan 278'e, toplam tesis sayımızı ise 1.575'den 3 bin 907'a çıkardık. Ülke genelinde 32 stadyumun yapımını tamamladık, 10 tanesinin inşası, 4 tanesinin de proje ve ihale çalışmaları sürüyor.

SAĞLIK: Sağlık alanında, hastanelerdeki yatak sayımızı 164 binden 253 binin üzerine, nitelikli yatak sayımızı 19 binden 162 bine çıkardık. Halkımıza daha iyi hizmet vermek için 378 binden devraldığımız sağlık çalışanı sayımızı, bugün 1 milyon 177 bine ulaştırdık. Hekim sayımız, 2002'deki 92 bin seviyesi iken, bugün 174 bini geçti. Sağlıktaki kalitenin önemli göstergelerinden olan ambulans başına düşen nüfus sayımızı 107 binlerden 14 binlere indirdik. İlkini 2017 yılında Yozgat'ta açtığımız şehir hastanelerimizin sayısını 17'ye, toplam yatak kapasitesini de 22 bin 600'e yükselttik. Halen 9 şehir hastanemizin inşası, 3'ünün ihale süreci, 3'ünün de proje çalışmaları devam ediyor. Bunlar da tamamlandığında, toplamda 43 bin 158 yatak kapasiteli 32 şehir hastanesini ülkemize kazandırmış olacağız.

SOSYAL HİZMETLER: Sosyal hizmetlerde; son 18 yılda ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza toplamda 411 milyar lirayı aşan tutarda yardım yaptık. Engelli aylığını, 2002 yılındaki ortalama 24 lira seviyesinden 2021 Ocak itibariyle ortalama 914 liraya çıkardık. Kamudaki engelli istihdamı 2002 yılında sadece 5 bin 777 iken, bugün 58 binin üzerindedir. Yaşlılık maaşını, 2002 yılında aylık 24 liradan aldık, 2021 Ocak ayı itibariyle 763 liraya yükselttik. Net asgari ücret 2002 yılında 184 lira iken, bu yılbaşı itibariyle 2 bin 825 lira olarak uygulanıyor.

ADALET: Adalet; en çok hassasiyet gösterdiğimiz alanlardan biridir. Hâkim, savcı ve diğer personel sayısını yüzde 176 oranında artırarak, yargının insan kaynağı kapasitesini güçlendirdik. İktidara geldiğimizde 9 bin 349 olan hâkim-savcı sayısı, FETÖ'cü hainlerin yol açtığı tahribata rağmen, bugün 21 bin 651'e ulaştı. İstinaf uygulamasını başlatarak 15 bölge adliye mahkemesi ve 8 bölge idare mahkemesini devreye almak suretiyle temyizdeki yığılmaların önüne geçtik. Yargının, hukuku daha etkin ve sade şekilde işletebilmesi amacıyla temel kanunların pek çoğunu baştan sona yeniledik. İnşa ettiğimiz 274 adalet hizmet binasıyla hem yargı mensuplarımıza, hem de vatandaşlarımıza en iyi fiziki şartları sağlamanın gayreti içinde olduk. Adalet arayışının insanlığın bitmeyecek yolculuğu olduğu anlayışıyla, reform gündemimizden hiç ayrılmadık. Son olarak da geçtiğimiz haftalarda İnsan Hakları Eylem Planımızı milletimizin takdirine sunduk. Ayrıca, milletimizi yeni ve sivil Anayasa ile buluşturmak için çalışmaya başladık.

GÜVENLİK: Güvenlik; milletimize söz verdiğimiz şekilde önceliklerimizin daima en başında gelmiştir. Askerlerimiz sınırlarımızda, emniyet teşkilatımız şehirlerimizde, jandarmamız kırsalda, sahil güvenliğimiz kıyılarımızda, istihbaratımız her yerde, milletimizin huzuru için gece gündüz görev yapıyor. PKK başta olmak üzere tüm terör örgütlerini hezimete uğratarak, ülkemiz sınırları içinde eylem yapamaz hale getirdik. Diğer yandan, milletimizin doğrudan günlük hayatına dokunan hizmetler veren mahalli idarelerimizi, mevzuatından kaynaklarına kadar her alanda güçlendirdik. Muhtarlarımızın vatandaşlarımıza daha etkin hizmet verebilmelerini sağlayacak mekanizmaları kurarken, muhtarlarımızın özlük haklarında çok önemli iyileştirmeler yaptık.

ULAŞTIRMA ALANI

ULAŞTIRMADA; geçtiğimiz 19 yılda toplam 932 milyar lira tutarında yatırım yaparak, ülkemizin altyapısını baştan sona yeniledik, geliştirdik.

Karayollarında, 6 bin 101 kilometreden devraldığımız bölünmüş yol mesafemizi 28 bin 200 kilometreye, 1.714 kilometreden devraldığımız otoyol uzunluğumuzu 3 bin 523 kilometreye yükselttik.

Karayolu tünel sayımızı 83'den 438 adete, karayolu tünel uzunluğumuzu 50 kilometreden 595 kilometreye, köprü ve viyadük uzunluğumuzu 311 kilometreden 701 kilometreye çıkardık.

Osman Gazi Köprüsü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Nissibi Köprüsü, Avrasya Tüneli, Marmaray, Ilgaz 15 Temmuz İstiklal Tüneli, Erkenek, Cankurtaran, Sabuncubeli, Ovit Tünelleri gurur abidesi projelerimiz arasındadır.

İstanbul-Bursa-İzmir Otoyolu, Kuzey Marmara Otoyolu, Menemen-Aliağa-Çandarlı Otoyolu, Ankara-Niğde Otoyolunu bu dönemde ağımıza kattık.

Çanakkale 1915 Köprüsünün de içinde yer aldığı Kınalı-Tekirdağ-Çanakkale-Savaştepe Otoyolu ile Ankara-İzmir Otoyolunun inşası sürüyor.

Demiryollarında, toplam 1.213 kilometre uzunluğunda hızlı tren ağı inşa ettik.

Ülkemizin 11 bin 590 kilometre uzunluğundaki mevcut demiryolu ağını, adeta sıfırdan inşa etmişçesine baştan sona yeniledik.

İzmir'e İzban'ı, Ankara'ya Başkentray'ı, İstanbul'a Gebze-Halkalı Banliyösünü ve çeşitli şehirlerimizde pek çok metro hatlarını ülkemize kazandırdık.

Havayollarında, 26'dan devraldığımız havalimanı sayımızı 30 ilaveyle 56'ya çıkardık.

İstanbul Havalimanının yıllık 90 milyon yolcu kapasiteli ilk etabını hizmete sunduk.

Yurt dışı uçuş noktamızı 60'dan 329'a, uçulan ülke sayısını 50'den 126'ya yükselttik.

Salgın sebebiyle durgunluğa girmiş olsa da, Türkiye geleceğin en büyük hava yolu ulaşım altyapısına sahip ülkesi olarak dünyada ilk sıralarda yer alacaktır.

Denizcilikte, tersane sayımız 37'den 83'e, yat bağlama kapasitemiz 8 bin 500'den 18 bin 545'e çıktı.

Filyos limanının, Rize İyidere Limanının, Haliç, Tekirdağ, Datça Yat Limanlarının yapımları sürüyor.

İletişimde, 2002 yılında 3 bin olan geniş bant abone sayısı 85 milyona ve 23 milyon civarında olan mobil telefon abone sayısı 84 milyona yükseldi.

Bugün 54 milyona yaklaşan e-devlet kullanıcı sayısıyla, bu alanda dünyanın önde gelen ülkeleri arasına girdik.

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK HİZMETLERİ

18 yıl önce 145 olan atıksu arıtma tesisi sayısı 1.170'i, yüzde 35 olan atıksu arıtma hizmeti verilen belediye nüfusu oranı da yüzde 89'u buldu.

TOKİ kanalıyla ürettiğimiz konut sayısı, hedefimiz olan 1 milyon adete ulaştı.

Toplam 35 millet bahçesini hizmete aldık, 22 millet bahçemizi açılışa hazır hale getirdik.

Halen 9 millet bahçesi bitme aşamasındayken, 48 millet bahçesinin yapımı ve 33'ünün ihalesi sürüyor.

TARIMDA; 2002 yılında 37 milyar lirayı bulmayan Tarımsal Gayri Safi Yurtiçi Hasılamız, geçtiğimiz yıl 333 milyar lirayı geride bıraktı.

Tarım ve gıda ürünleri ihracatımız 20 milyar lirayı geçti.

Çiftçilerimize bugüne kadar ödediğimiz tarımsal desteklerin toplamı 160 milyar liraya yaklaştı.

Sadece bu yıl yapacağımız tarımsal destekleme ödemeleri tutarı 24 milyar liradır.

Türkiye'nin, iklim şartları sebebiyle üretimi sınırlı olan birkaç ürün dışında, tarımda dışa bağımlılığı kesinlikle söz konusu değildir.

Geçtiğimiz 19 yılda tarla ve sebze üretimimiz yüzde 20, meyve üretimimiz yüzde 67, süt ve et üretimimiz iki katına yakın artış göstermiştir.

Orman varlığımızı 20,8 milyon hektardan 22,9 milyon hektara, 175 olan korunan alan sayımızı 616'ya, 16 olan tabiat parkı sayımızı 250'ye çıkardık.

Barajlarımızın sayısını 276'dan 600 ilaveyle 876'ya, içmesuyu tesislerimizin sayısını 84'ten 262 ilaveyle 346'ya, sulama tesislerimizin sayısını 1.764'ten 1.457 ilaveyle 3 bin 221'e ulaştırdık.

EKONOMİ ALANINDA YAPILANLAR

MAKROEKONİMİDE; satın alma gücü paritesine göre milli gelirde Türkiye'yi dünyada 17'nci sıradan 13'üncü sıraya yükselttik.

Dünyayı kasıp kavuran salgına rağmen geçtiğimiz yıl yüzde 1,8 büyümeyle, G-20 ülkeleri arasında ikinci sırada yer aldık.

Göreve geldiğimizde vergi gelirlerinin yüzde 86'sını bulan faiz ödemelerini, geçtiğimiz yıl yüzde 16'ya gerilettik.

Avrupa ülkelerinde yüzde 97'ler, gelişmiş ülkelerde yüzde 130'lar civarında olan borç stokunun milli gelire oranını yüzde 42,6 seviyesinde tutmayı başardık.

İhracatımızı 36 milyar dolardan aldık 170 milyar dolar bandına kadar çıkardık.

Her ay yeni ihracat rekorları kırarak, bu yolda yürümeyi sürdürüyoruz.

Son bir kaç gündür piyasalarda yaşanan dalgalanmalar, Türkiye ekonomisinin temellerini, gerçek dinamiklerini, taşıdığı potansiyeli ve yarınını kesinlikle yansıtmıyor.

Türk sanayisi, salgın dönemindeki performansıyla direncini ve gücünü bir kez daha ortaya koymuştur.

Kamu maliyesi ve finans sektöründeki göstergeler, gelişmiş ve gelişmekte olan pek çok ülkeye göre daha sağlam bir yapıya sahip olduğumuza işaret ediyor.

EKONOMİDE REFORM TAKVİMİ AÇIKLAMASI

Bir süre önce açıkladığımız ekonomideki reform programımızın politikalarını ve takvimini dün akşam itibarıyla ilan ettik.

Şimdi artık vakit, daha çok çalışma, üretme, gaza basma, hedeflerimize yürüme vaktidir.

İktisadi temeli olmayan hareketlere karşı ülkesinin yanında yer alarak, güven ve istikrar mesajımıza sahip çıktıkları için milletimizin tüm fertlerine ayrıca teşekkür ediyorum.

VATANDAŞLARA DÖVİZ VE ALTIN ÇAĞRISI

Sadece kendilerini güvende hissetmek amacı ile evlerinde döviz ve altın tutan vatandaşlarıma buradan bir çağrıda bulunuyorum.

Bu vatandaşlarımdan, milli servetimiz olan evlerindeki döviz ve altını, çeşitli finans araçlarına yatırarak, ekonomiye ve üretime kazandırmalarını istiyorum.

KATILIM FİNANS ŞİRKETLERİ VURGUSU

Finans kuruluşları, özellikle de katılım finans şirketleri, bu altın ve dövizler için müşterilerine, onları memnun edecek getiri sağlayabilecek alternatifler sunuyor.

İş insanlarımıza da, 30 Haziran'a kadar devam eden varlık barışından yararlanarak, yurt dışındaki kaynaklarını ülkemize getirebileceklerini tekrar hatırlatıyorum.

Ülkemize yatırım yapan uluslararası yatırımcılara ise, Türkiye'nin gücüne ve potansiyeline güvenmeleri çağrısında bulunuyorum.

Esasen, bu çağrının somut göstergeleri de vardır.

Geçen yıl ülkemizde yeni açılan işyeri sayısı 103 bine yaklaşırken, kapanan sayısı 16 binin altında kaldı.

İş yapma kolaylığı endeksinde 2002 yılında 175 ülke arasında 84'üncü sırada olan ülkemiz, geçtiğimiz yıl 190 ülke arasında 33'üncü sıraya yükseldi.

Türkiye'de 2010-2020 arasında kurulan 75 bin 699 adet uluslararası sermayeli şirketten, toplam sermayesi 39 milyar lirayı bulan 11 binden fazlası, salgına rağmen geçtiğimiz yıl faaliyete başladı.

Şimdi buradan soruyorum; hangi uluslararası yatırımcı geleceğine güvenmediği bir ülkeye gelip şirket kurar ve o ülkenin vatandaşlarıyla iş ortaklığı yapar?

Aynı şekilde, ülkemizde dünyanın hemen her devletinden 200 bin uluslararası öğrenci eğitim görüyor.

Soruyorum, hangi ana-baba evladını geleceğine güvenmediğini, huzurundan ve güvenliğinden emin olmadığı bir ülkeye 4-5 yıllığına eğitime gönderir?

Siz içeride birilerinin "battık, bittik, yıkıldık, öldük" diye terane tutturduğuna, kendi ülkelerini kötüleme yarışına girdiklerine bakmayın…

Bunlar kendi ülkelerinin ve milletlerinin felaketinden iktidar devşirme hevesinde olan, gözlerini kin ve nefret bürümüş, kifayetsiz muhterislerdir.

Türkiye gücünü, ekonomisinin sağlam altyapısından, üretiminden, yetişmiş insan kaynağından, girişimcilerinden, ihracatçılarından; velhasıl reel ekonomisinden alan bir ülkedir.

Dinamik iktisadi yapımızla, mali disiplinimizle, serbest piyasaya ekonomisine bağlılığımızla, her türlü şoka dayanıklı olduğumuzu defalarca ispatladık.

Önümüzdeki dönem Türk ekonomisini YATIRIM, ÜRETİM, İSTİHDAM ve İHRACAT temelinde büyüterek, çok daha iyi yerlere geleceğiz.

DIŞİŞLERİ ALANINDA YAPILANLAR

DIŞ POLİTİKADA; ülkemizin elindeki araçları hem güçlendirdik, hem de çeşitlendirdik.

Daha evvel sınırlı varlığımızın olduğu Afrika, Asya ve Latin Amerika gibi bölgelere yönelik açılım politikaları uyguladık.

Böylece 2002 yılında 163 olan dış temsilcilik sayımızı 251'e yükselttik.

Dünyanın en yaygın dış misyon ağına sahip 5 ülkesi arasında yer alıyoruz.

Bayrağımızın dalgalanmadığı hiçbir yer bırakmamak hedefiyle dünyanın dört bir köşesinde mevcudiyetimizi artırmaya devam ediyoruz.

Ülkemizin milli menfaatlerine saygı gösteren hiçbir ülkeyle çözülemeyecek sorunumuz olmadığına inanıyoruz.

Önümüzdeki dönemde dostlarımızın sayısını artırıp husumetleri gidererek bölgemizi bir huzur adasına çevirmekte kararlıyız.

Esasen, bugüne kadar attığımız tüm adımlar da aynı amaca matuftur.

Suriye'de, tüm dünya mazlumlara sırtını dönerken, biz sınırlarımızı ve kalbimizi açtık.

Rejimin zulmü yanında, DEAŞ'tan PKK-YPG'ye kadar pek çok terör örgütünün acıya ve kana buladığı bu kadim topraklara barışı ve istikrarı getirmek için tüm imkânlarımızı kullandık.

Sınırötesi harekâtlarımızla milyonlarca masumun rejim veya terör örgütleri tarafından katledilmesinin önüne geçtik.

Ülkenin siyasi birliğinin ve toprak bütünlüğünün sağlanması konusunda yürütülen çabalara samimi ve yapıcı destek verdik.

Suriye gerçek anlamda Suriyelerin yönettiği bir yer haline gelene kadar da bu gayretlerimizi sürdürecek, Suriye halkının yanında olmaya devam edeceğiz.

Bir başka önemli dış politika açılımımız, Libya'daki meşru hükümetle yaptığımız deniz yetki alanlarına ilişkin anlaşmadır.

Bu anlaşmayla, hem Türkiye'nin, hem de Libya halkının Akdeniz'deki doğal kaynaklar üzerinde varolan haklarını garanti altına aldık.

Ülkemizi ve Libya'yı Akdeniz'de dışlamak için kurulan tezgâhları birer birer bozduk.

Libya'nın meşru hükümetine verdiğimiz destekle, bu ülkeyle ilgili emelleri olan kötü niyetli çevrelerin heveslerini de kursaklarında bıraktık.

Türkiye'nin sağladığı destek sayesinde bugün Libya yeniden geleceğine umutla bakabiliyor, demokratik süreçleri yürütebiliyor.

Önümüzdeki dönemde de Libyalı kardeşlerimizin yanında yer almayı sürdüreceğiz.

Yaklaşık 30 yıl önce, Dağlık Karabağ'ın ve Azerbaycan topraklarının beşte birinin işgaliyle yaşanan katliamlar, Azerbaycanlı kardeşlerimizle birlikte bizim de yüreğimizi dağlamıştı.

Minsk üçlüsü adı altında bu krizi çözmeyi üstlenenler, 30 yıl boyunca meseleyi daha da karmaşık hale getirmekten başka hiçbir şey yapmadılar.

Azerbaycanlı kardeşlerimiz bu süreçte hep, krizin diyalog ve anlaşma yoluyla çözümü yönünde çaba harcadılar.

Buna rağmen Ermenistan tarafı saldırılarına ara ara devam etmiş, diyalog kanallarını tıkayan taraf olmuştur.

Geçtiğimiz yılın son aylarında Ermenistan ordusu yeniden saldırıya geçince, Türkiye olarak tüm imkânlarımızla Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanında yer aldık.

Türkiye'nin desteği ve Azerbaycan ordusunun kahramanlığı sayesinde verilen destansı bir mücadeleyle, hamdolsun bu kirli işgal sona erdi.

Türkiye-Azerbaycan kardeşliğini daha da güçlendiren bu sürecin, varılan anlaşmaya uygun şekilde neticelenmesi için takipte kalacağız.

Amerika Birleşik Devletleri'nden Rusya'ya, Avrupa Birliği'nden Arap coğrafyasına kadar tüm ülkelerle ilişkilerimizi, Türkiye'nin menfaatleri ve milletimizin beklentileri doğrultusunda şekillendirmeyi sürdüreceğiz.

Afrika, Asya ve Avrupa'nın kalbinde yer alan bir ülke olarak, bizim ne doğuya, ne de batıya sırtımızı dönme lüksümüz yoktur.

Birbiriyle rekabet, hatta gerilim halinde olan ülkelerle aynı anda dengeli, tutarlı ve uzun vadeli işbirlikleri geliştirmenin kolay olmadığını elbette biliyoruz.

Ancak Türkiye, hem coğrafi konumu, hem ekonomik çıkarları, hem de kuşatıcı dış politika vizyonuyla, bunu başaracak güce ve dirayete sahiptir.

SANAYİ VE TEKNOLJİ ALANINDA YAPILAN İCRAATLAR

SANAYİ VE TEKNOLOJİDE; 2002 yılında ülkemizde 192 Organize Sanayi Bölgesi varken, biz bunu 133 ilaveyle 325'e yükselttik.

Ayrıca, 22 Endüstri Bölgesi, 79 Teknopark, 1.242 Ar-Ge Merkezi, 364 Tasarım Merkezi kurduk.

Türkiye Uzay Ajansını faaliyete geçirmek ve Milli Uzay Programımızı kamuoyuyla paylaşmak suretiyle, bu alanda da iddiamızı ortaya koyduk.

Yerli otomobilimizin fabrikasının inşası sürüyor, inşallah 2022'nin sonunda milletimizin hizmetine sunulacak.

SAVUNMA SANAYİİ ALANINDA

SAVUNMA SANAYİNDE; 2002 yılında sadece 62 savunma projesi yürütülürken, bugün bu sayı 750'yi geçti.

KONGREDENİN SLOGANI TÜRKİYE İÇİN GÜVEN VE İSTİKRAR

Kongrenin ana sloganının "Türkiye için güven ve istikrar" olduğunu hatırlatan Kandemir, "İnşallah bugüne kadar oluşturduğu birikimi, heyecanı bundan sonraki süreçte Türkiye'ye dair nasıl bir vizyonu taşıdığımızı hep birlikte göreceğiz.

“İnsanlığı küresel yönetim anlayışıyla buluşturacak medeniyet nöbetini devralmaya hazırlanıyoruz”

Ellerinden gelse, yağmurlu havada Türkiye’ye bir bardak su vermeyecek olanların her gün Türkiye’nin karşısına yeni dayatmalarla çıkmalarının, kendilerini yollarından döndüremediğini ve döndüremeyeceğini ifade eden Erdoğan, “Türkiye’yi, kendi halkı ve Yunus’un ‘Bir ben vardır bende, benden içeru’ deyişinde olduğu gibi temsil ettiği tüm değerler adına, yeni küresel siyasi ve ekonomik düzenin asli unsurlarından biri yapmakta kararlıyız. İnsanlığı; hakkın, hakkaniyetin, adaletin, merhametin, sevginin, huzurun teminatı olacak bir küresel yönetim anlayışıyla buluşturacak medeniyet nöbetini devralmaya hazırlanıyoruz. ‘İman varsa imkân vardır’ inancıyla, 21’inci yüzyılın kapılarını, hem milletimiz, hem tüm insanlık için açmak için yola çıkıyoruz. Uzunca bir süredir takip ettiğimiz rotamızın adı olan 2023 hedeflerimizi yeni bir başlangıç haline dönüştürerek, 21’inci yüzyılı ve ötesini kuşatacak büyük ve güçlü Türkiye’yi inşa ediyoruz. Dünyanın, karmaşık bir endişe bataklığında çırpındığı şu dönemde, biz insanlık için sayısız imkânlar bahşeden bir hafıza denizinde yol alıyoruz. İnsanlığın ihtiyacı olduğu tüm fikirlerin ve değerlerin, bizim hafıza hazinemizde var olduğuna inanıyoruz. Teknolojinin insansız bir dünyaya doğru evrilmeye çalışıldığı tarihi yol ayrımında, biz insanın fıtri güzellikleri üzerinden yeni bir dünya düzeni kurulmasına öncülük etmenin sorumluluğuna talibiz. İnşallah bunu başaracağız” dedi.
Başkanvekili 2'ye Çıkarılacak

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, kongrede yapılacak tüzük değişikliğiyle genel başkanvekili sayısının 2'ye çıkarılacağını açıkladı.

AK Parti'li Kandemir: “Kalp kalbe 2023’e yürüyeceğiz. Bizi geleceğe taşıyan da bu anlayış olacak”